PROJELER

Konu

Proje ile ilgili açıklama girilmemiştir.

Konu

Çalışmanın amacı eğitim ile ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi tespit etmenin yanı sıra var olan mekanizmaları da ortaya koymaktır. Bu nedenle veri setinin genişliğinden faydalanılarak kişilerin psikolojik destek alma durumlarının, ruh sağlıklarını etkileyebilecek çevresel faktörlerin ve demografik ve ekonomik faktörlerin eğitimlerinden nasıl etkilendiği de analiz edilecektir. Araştırma Türkiye’de ruh sağlığını konu alırken ulusal temsiliyet gücü olan bir analiz yapacak olması, olması, ruh sağlığını sağlık merkezlerinde kullanılan bir skor ile ölçecek olması, nedensel yorum yapmaya olanak veren ekonometri yöntemi kullanacak olması ve çıktıları çok yönlü analiz ederken eğitimin ruh sağlığına etkilerini ve ilgili mekanizmaları araştıracak olması açısından özgündür.

Konu

Salgın Hastalıkların Epidemiyolojik ve Ekonomik Açıdan Matematiksel ve Ajan Tabanlı Yöntemlerle Modellenmesi ve Simülasyonu

Konu

Proje ile ilgili açıklama girilmemiştir.

Konu

Proje özeti COVID-19 pandemisiyle mücadele kapsamında alınan tedbirlerin birincil amacı pandeminin kontrol altına alınması için bireylerin hareketliliğini kısıtlamaktır. Sosyal mesafelendirme olarak adlandırılan bu önlemler, hem arz hem de talep yönlü olarak iktisadi faaliyetleri önemli ölçüde kısıtlamıştır. Dolayısıyla ekonomide şiddetli bir küçülme ve hanelerde altından kalkılması zor gelir kayıpları yaşanması olasıdır. Pandeminin iktisadi ortam üzerindeki etkilerine dair öncül verilerin durumun vehametini ortaya koymasıyla birlikte ülkeler acil olarak firmaları ve haneleri koruyucu politikalar uygulamaya başlamıştır. Ancak gerek pandeminin gerek uygulanan politikaların iktisadi etkileri ölçmek ve anlamak zaman almaktadır. Mevcut veri toplama mekanizmaları ise gecikmeli olarak veri açıklamakta ve sosyal mesafelendirmenin sonucu olarak veri kalitesinde düşme raporlamaktadır. Türkiye’de durum benzer şekilde tezahür etmektedir. Bu koşullar altında Dünya’da önde gelen akademisyenler anket yoluyla veri toplamaya başlamıştır. Akademisyenler tarafından yürütülen anketlerin yaygınlaşması, acil veri toplama ihtiyacından kaynaklanmaktadır. Zira hem pandeminin hem de devreye sokulan politika önlemlerinin ilk etkilerinin ölçülmesi ve kaydedilmesi elzemdir. Böylelikle hem zaman içerisinde araştırmacıların kullanabileceği veri kaynakları oluşturulmaya başlanacak hem de politika yapıcılar için uygulanan politikaların hedeflemesi ve etkinliği konusunda bilgi üretilecektir. Bu vesileyle, tedbir gevşetme politikalarının zamanlaması, politika tasarımının değiştirilmesi gibi politika değişikliklerinin haneler üzerinde oluşturacağı etkiler de ölçülebilecektir. Dolayısıyla bu proje önerisinin ana amacı bir anket çalışması ile COVID-19 pandemisinin Türkiye’deki işgücü piyasaları ve hane halkları üzerindeki etkilerini tespit etmektir. Zira Türkiye İstatistik Kurumu tarafından uygulanan Hanehalkı İşgücü Anketi (HİA), Hanehalkı Bütçe Anketi (HBA) ile Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi (GYKA) verilerinin pandeminin hızına yetişmesi mümkün değildir. İşgücü piyasasına dair makro veriler iki ay on gün gecikmeyle açıklanmakta, HİA, HBA ve GYKA mikro verileri senelik olarak paylaşılmaktadır. 2020 yılı mikro verileri 2021 yılı ortasında açıklanacaktır. Bu koşullar altında TÜİK verilerinin COVID-19 pandemisinin iktisadi etkilerini ölçmek için yetersiz kalacağı açıktır. Planlanan anket çalışması çerçevesinde üç ana eksende veri toplanması amaçlanmaktadır. (1) Bireylerin işgücü piyasası durumu (2) Hanelerdeki gelir kayıpları (3) Hane içi üretim ve iş bölümündeki değişiklikler.

Konu

Göçmenlerin yerel halkın sağlığına etkilerini incelediğimiz bu çalışmada, Türkiye’nin karşılaştığı Suriyeli akınını ele almaktayız. Ekonomi literatüründe göçün iş piyasasına ve yerel halkın maaşlarına etkisi sıklıkla çalışılmış ancak sağlığa etkisi daha çok göçmenler ile yerel halkın sağlık durumlarının karşılaştırmasını yapan makalelerle sınırlı kalmıştır. Bunun nedeni büyük ölçüde Türkiye’nin karşılaştığı gibi akın halinde göçün az rastlanılmış bir durum olması, bir diğer nedeni de ev sahibi ülkelerin göçmenlere ücretsiz sağlık hizmeti sağladığı durumların nadir olmasıdır. İçsavaş nedeniyle ülkelerinden ayrılan göçmenler geldikleri yerdeki olumsuz koşullar, yaralanma, sağlık erişimi kısıtları gibi nedenlerle sağlık hizmetlerine büyük ölçüde ihityaç duyarlar. Türkiye’de Suriyelilere ücretsiz sağlık hizmeti sunuluyor olması göçmen-yerel halk oranı yüksek olan illerde bir kapasite problemine yol açmış olabilir. Nitekim 2011-2016 seneleri arasında devlet hastanelerinde yataklı tedavi alan Suriyeli sayısı 1 milyon, ayakta tedavi alan Suriyeli sayısı 20 milyona ulaşmıştır. Bununla birlikte Türkiye’den daha önce silinmiş olan bazı bulaşıcı hastalıkların Suriyelilerin gelişi ile birlikte yeniden görülmüş olması özellikle yerel çocukların sağlığı için bir risk oluşturmuştur. Bu çalışmada TUİK’ten elde edilmiş illere göre yaşa bağlı ölüm oranı ile Sağlık Bakanlığı’nın il bazında sağlık kaynaklarının dağılımı verileri birleştirilerek söz konusu talep artışının sağlık hizmetleri arzındaki değişim de kontrol edildiği durumda yerel halkın sağlığına etkileri incelenecektir. Çalışmada kullanılacak ekonomik modelde bağımlı değişken yaşa bağlı ölüm oranı, ana bağımsız değişken de illerdeki Suriyeli oranı olacaktır. Çalışmamız göç literatüründe ve Suriyelilerin Türkiye’xxdeki etkilerinin incelendiği makalelerde daha önce çalışılmamış bir konuyu ele alması ve göçün yerel halka etkilerini önemli bir boyut olan sağlık alanında inceliyor olması açısından özgündür.