PROJELER

Konu

Tüm dünyayı etkisi altına alan iklim değişikliği hidrolojik döngü üzerinde ciddi değişimlere neden olan etkilere sahiptir. İklim değişikliğinin etkilerinin ayrıca aşırı yağışlı ve/veya kurak periyotların yaşanmasının yanı sıra, yağış olaylarının sayısında, şiddetinde ve bu olaylar arasında geçen sürelerde de önemli değişiklikleri beraberinde getireceği öngörülmektedir. İklim değişikliğinden etkilenen ve iklim değişikliği üzerinde önemli payı olan Akdeniz havzasında kuraklık ve ekstrem olayların araştırılmasının yapılması zaruridir. Bu bağlamda, yağış rejimlerinin ve kuraklık fenomeninin geçmiş yıllara göre incelenmesi gelecek yıllarda yaşanacak olayların tespit edilmesine de ışık tutma açısından önem arz etmektedir. Nitekim, literatürde bu rejimlere ait değişimlerin değerlendirilmesini sağlayan birtakım istatistiksel yaklaşımlar ortaya atılmıştır. Bu yaklaşımlardan birisi de trend analizleridir. Bu proje kapsamında, Türkiye genelinde yer alan 224 meteorolojik gözlem istasyonundan temin edilen/edilecek yağış verileri ve bu veriler vasıtasıyla hesaplanacak literatürde sıklıkla kullanılan bir kuraklık indisi olan Standart Yağış İndeksi (SPI) değerleri trend analizlerine tabi tutulacaktır. İlgili verilerin hazırlanması aşamasında ise bir dizi ön işleme adımı gerçekleştirilecektir. R yazılımında geliştirilecek bir kod altyapısı ile yağış serilerine ait kalite kontrolleri (boşluk oranı, ekstrem değerler vb. açısından), ve rekonstrüksiyon işlemleri (civarda yer alan istasyon verileri ile) neticesinde homojenize edilmiş seriler trend analizi uygulanmak üzere elde edilecektir. Rekonstrüksiyon işlemi için verilerin erişim imkanları da göz önünde bulundurularak en az 10 yıllık veriye sahip civar istasyonlarından yararlanılması ve en az beş farklı dağılım tipine göre analizlerin gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Yapılandırılan yağış serileri ve hesaplanan SPI değerleri için aylık, sezonluk ve yıllık olarak trend analizleri gerçekleştirilecek ve istatistiksel anlamlılık bakımından Theil-Sen yöntemine göre değerlendirmeler yapılacaktır. Böylelikle, Türkiye’nin her bölgesinde yağış ve kuraklık rejimlerine dair eğilimler belirlenmesi planlanmaktadır. Çalışma neticesinde elde edilecek olan bulgular ayrıca bölgeler bazında değerlendirilecek ve ilgili bölgelerin karakteristiklerine göre iklim değişikliği ile mücadele kapsamında su kaynaklarının verimli kullanılabilmesi açısından farklı stratejiler önerilecektir. Geliştirilmesi planlanan bu kapsamlı analiz modeli ile hem bölgede faaliyet gösteren kamu kurumlarına alınabilecek aksiyonlar hususunda öneriler sunma noktasında katkılar sağlanması hem de ulusal ve uluslararası literatüre bilimsel açıdan metodolojik ve kavramsal yenilikler getirilecektir. Ayrıca bu projeden elde edilecek çıktılar Akdeniz havzası kuraklık araştırmalarına altlık tesis edeceğinden, projenin çıktılarının önemini ve yaygın etkisini artırmaktadır.

Konu

Su, bugün olduğu gibi geçmişte de İstanbul şehrinin temel sorunu olmuştur. Şehre su taşımak için bilinen ilk çabalar Roma döneminde başlamıştır. Bozdoğan Kemeri ise en bilinen örnektir. Hadrianus döneminde (117-138) Trakya Bölgesi’nden künkler ve su kemerleriyle getirilen su Edirnekapı bölgesinden şehre girmiş ve Bozdoğan Kemerleri vasıtasıyla tarihi yarımadaya ulaşmıştır. İmparator Valens döneminde de (364-378) bu çabalar sürmüştür. Bizans döneminde ise nüfusun artmasıyla V.yy.dan itibaren kapalı ve açık sarnıçlar şehrin su ihtiyacını karşılamıştır. Topkapı Sarayı ve bahçeleri ise İstanbul’daki Doğu Roma ve Osmanlı tarihi su teknolojisinin mikro ölçekli bir temsilidir . Hem Roma hem de Osmanlı suyollarının hedef noktasını bu alan oluşturmaktadır. Topkapı Sarayı, özellikle Osmanlı dönemi hidrolik bilgisinin bir mikro örneğini oluşturmaktadır. Bu alanda 60’ın üzerinde çeşme, 14 hamam, 13 kuyu ve şadırvan, havuz, tuvalet gibi su yapıları bulunmaktadır. Doğu Roma döneminden kalan sarnıçlar içme suyu için kullanılmasa da sulama ve yangın tehlikesine karşı depolama işlevleriyle varlıklarını sürdürmüştür. Topkapı Sarayı’nı çevreleyen Sur–i Sultani içinde kalan alanda, çoğu varlığını sürdüremese de bazıları neredeyse Yerebatan Sarnıcı büyüklüğünde toplam 43 sarnıç belirlenmiştir. Bu rakam hem bu bölgedeki nüfus yoğunluğunu hem de suyun ne kadar hayati olduğunu gösteriyordu. İstanbul’da bilinen sarnıç sayısının 209 olduğu düşünülürse bu rakamın önemi daha iyi anlaşılıyor. Topkapı Sarayı alanında bulunan ve tarihi su sistemini anlamamızı sağlayacak yapılar dışında bugün Topkapı Sarayı binalarının sağlığı ve güvenliği açısından var olan tüm bu alt yapının bilinmesi hayatidir.

Konu

Sera Gazı Ulusal Katkı Hedefi’nin gerçekleştirilmesi için Kapasite Geliştirme ve İzleme Projesi kapsamında Ulusal Katkı Niyeti (UKN) hedefinin gerçekleştirilmesi için tüm paydaş kapasitelerinin geliştirilmesi, katkı çerçevesinde yer alan azaltım politikaları etkinliğinin değerlendirilmesi, ortaya çıkacak maliyetlerin belirlenmesi, ulusal katkı hedefine yönelik maliyet etkin politikalarının belirlenmesi, ülkemiz ekonomisine etkilerinin ortaya konulması ve ulusal uyum bildirimi taslağının hazırlanması projenin esasını oluşturmaktadır. Bu kapsamda ulusal bir model kurulup 2030 ve 2050 yıllarına kadar projeksiyonlar oluşturulacaktır.

Konu

Proje ile ilgili açıklama girilmemiştir.

Konu

Proje ile ilgili açıklama girilmemiştir.

Konu

Proje ile ilgili açıklama girilmemiştir.